Habercilikte "ÖZEL" Olabilmek... RAPOR DERGİSİ / Kasım 2006
Bu sayımızda dünyanın ve ülkemizin gündeminden hiç düşmeyen kadınlarımızın iş dünyasındaki ve toplumdaki yerini işlemeye çalıştık. Çünkü, artık kadınlarımız dalga dalga yayılmaya başlayan mücadeleleri ile toplumun her kesiminde ayak seslerini hissettirmeye başladılar.
“Kadının adı var mı?” ya da “Kadının toplum içerisindeki yeri nasıl?” Bu sorularımızı çoğaltarak Kadın Derneklerimizin içerisinde yer alan ve eşitlik mücadelesinde öncü rol oynayan kadınlarımızla röportaj yaparak sizlere sunmaya çalışıyoruz.
Dergimizin içerisinde her ay olduğu gibi bu sayımızda da özel haberler geniş yer tuttu. Amacımız sizlere daha iyiyi, daha güzeli sunabilmektir.
Renault'un Hatay'da gerçekleştirdiği yeni bir yatırımın açılış için gelen Renault Mais A.Ş. Genel Müdürü İbrahim Aybar ve Renault Dünya Yedek Parça ve Aksesuar Bölümü Başkanı Fransız Bernard Cambıer'in sektöre yönelik açıklamalara, yine geçen sayımızda kapak konusu yaptığımız 'OSB'lerde Yönetim Kavgası' başlığındaki ve Türk iş dünyasının gündeminde yer alan konuyla ilgili gelişmeleri bu kez İskenderun OSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Çetin Kaya'dan dinleyerek, içerikli bir şekilde yer verdik.
At arabacılığından otobüs işletmeciliğinde büyük başarılara imza atan, son olarak ZOLOTAYA KOLESNİTSA (Altın At Arabası) ödülünü alan HASTUR'u kutlamak ve başarılarının devamını dilemek istiyorum. Haberde açıklamaları okuduğunuz zaman elde edilen başarının ne kadar zor ve yılmadan verilen mücadeleye iyi örnek olduğunu göreceğiz.
Hedefleri yakalamak çok kolay olmuyor. Ama bir de yakaladıktan sonra yani lider olduktan sonra gelinen noktalar var. Has Turizm yetkililerinin şu cümleleri ders verici nitelikte:
“Biz sadece maddiyata değil, maneviyata da çok önem veriyoruz. İyi yerlere gelince bilinir ama geriye bakarak eğer ulaşılır olamazsanız kaybetmeye mahkumsunuz.”
Yükselişin en zor tarafı da bulunduğumuz yeri koruyabilmektir. Bunun için de çevremizdeki insanlarımızı çok iyi tanımamız gerekiyor. 'Pembe tablolar' çizerek önünüzü görmenizi engelleyenleri ayırt etmesini bildiğimiz takdirde iş dünyasındaki tırmanışı, toplumun kalbinde de gerçekleştirebilirsiniz. Eğer toplumla barışık olamazsanız zirvedeki yerinizde ne kadar kalıcı olabilirsiniz, o soru işaretidir. İnsanlarla, hayatla barışık olmak gerekir. Yoksa farkına varmadan yalnız kalırsınız.
Kadınlarımızla yaptığımız röportajlarda, “Bizim hareket başkaldırı değildir. Erkeklerle birlikte eşitlik isterken bu yanlışlığın giderilmesi yolunda verilen mücadelede yine onlarla birlikte yapabiliriz” diyorlar.
Yani, birilerinin gölgesinde, arkasında olunamaz. Veya paranın gücünün arkasında ne kadar kalınabilir? Başarı rüzgarlarını estirirken, bir yerleri de yıktığımız farkına varmalıyız. Başımızı kumdan çıkarttığımız takdirde başarı mutluluk ve toplumun sahiplenmesi üçgenine bir arada oluştururuz. Kendi kendimizi sorgulayalım: “Hayatımız da pek çokları gibi siyah beyazlarla mı dolu?”
Okuduğum bir yazıdaki şu cümleler sanırım herkes için ders niteliğinde:
“Hayatımız ya siyah, yok olmuyorsa, beyaz... Aradaki gri alanı görmezlikten geliyoruz.
Başarılarınızla gururlanın, buna hakkınız var.
Başarılarınızla gururlanın, buna hakkınız var. Başarısızlıklarınızı da kabul edin, onların da sevilmeye hakkı var.
Unutmayın onların ikisi bir arada bir tane BİZ yaratıyor.”